TBMM Genel Şurasında siyasi partilerin küme başkanvekilleri yerlerinden kelam alarak gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. Yeni Yol Partisi Küme Başkanvekili Selçuk Özdağ, yaşanan zirai don olaylarına dikkati çekerek, Manisa’da üzüm bağlarının tamamına yakınının dondan etkilendiğini, değerli maddi zararın bulunduğunu söyledi.
İktidarın tarım siyasetlerini eleştiren Özdağ, Türkiye’de yanlışsız bir tarım siyaseti izlenmemesinin sonuçlarıyla karşı karşıya kalındığını ileri sürdü. Özdağ, “Çiftçilerin Ziraat Bankası, Tarım Kredi ve özel bankalara olan borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Ziyan gören üreticilere direkt hibe ve gelir desteği verilmelidir.” dedi.
İYİ Parti Küme Başkanvekili Turhan Çömez de yaşanan don olaylarının besin enflasyonunu önemli oranda artıracağına ait kaygılarının bulunduğunu lisana getirdi.
Yüzde 30’un üzerinde ziyan gören bölgelerin kesinlikle ziraî afet alanı ilan edilmesini önerdiklerini bildiren Çömez, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçların en az bir yıl faizsiz bir halde ertelenmesi gerektiğini tabir etti.
Don olayının gelecek yıla da yansımaları olacağına dikkati çeken Çömez, “O bakımdan kesinlikle yüzde 0 faizli kredilerin verilmesi ve çiftçinin bir nefes almasına dönük adımların atılması son derece kıymetli. Elektrik ve sulama masraflarının yüzde 50 indirimle ödenmesi gerektiğini savunuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Çömez, verdiği soru önergelerini cevaplamadıkları gerekçesiyle de birtakım bakanlara reaksiyon gösterdi.
“İsrail’in anladığı lisan bellidir”
MHP Küme Başkanvekili Filiz Kılıç zirai don olaylarına işaret ederek, sel, kuraklık üzere aksiliklerden etkilenmemek için tarım sigortası yaptırılması ve Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıt olunmasının son derece kıymetli olduğunu vurguladı.
Zirai donun ziraî üretim üzerindeki tesirlerini en aza indirmek ve benzerinin yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınmasının büyük değer arz ettiğini kaydeden Kılıç, süreci yakından takip ettiklerini ve her şartta üreticinin yanında olduklarını bildirdi.
Terörsüz Türkiye ülküsüne ulaşmanın, şehitlerin aziz anılarına vefalarını göstermenin “yegane yolu” olduğunu söz eden Kılıç, bu misyonun yalnızca güvenlik siyaseti değil, bir milletin birliğini, dirliğini ve bekasını önceleyen büyük bir ahlaki ve ulusal duruşun göstergesi olduğunu söyledi.
İsrail’in Gazze’de uyguladığı vahşetin bir benzerinin bulunmadığını belirten Kılıç, şöyle konuştu:
“İsrail’in anladığı lisan muhakkaktır. Bu lisanı konuşmak başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm global sorumluluk makamlarının vazifesidir. Yalnızca Gazzeli mazlumlar değil, insanlığın topyekun vicdanı ve pahaları gaye alınmaktadır. İsrail’e karşı tesirli bir yaptırım ve aksiyon planı hazırlanmalı, askeri, siyasi ve ekonomik adımlarla bu zulüm son bulmalıdır.”
İsrail’in Suriye’deki provokatif akınlarına ve Türkiye’yi gaye alan tehditlerine işaret eden Kılıç, Netanyahu hükümetinin “ateşle oynadığını” lisana getirdi.
Kılıç, Türkiye’nin bağımsızlığı, egemenlik hakları ve toprak bütünlüğünün “kırmızı çizgileri” olduğunu, bu çizgiyi aşan her kim olursa olsun bedelini ödeyeceğini kaydetti.
DEM Parti Küme Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, zirai don nedeniyle çiftçilerin tarımdan, üretimden kopmaması için acil olarak desteklenmeleri gerektiğini belirtti.
Koçyiğit, sulama ve elektrik faturaları konusunda çiftçilerin yükünü azaltacak bir gelir dayanağı ya da sistemin devreye girmesi gerektiğini söyledi.
Tarımsal don faaliyetinin yaşanmasının nedenlerine de eğilmek gerektiğini bildiren Koçyiğit, bütün ziyanların süratli bir halde tanzim edilmesi daveti yaptı.
“Son derece tehlikelidir”
CHP Küme Başkanvekili Murat Buyruk, Tarım ve Orman Bakanı’nın, zirai don sonucunda ne kadar ziraî eserin kaybedildiği belirli değilken “arz açığı olmayacak” üzere bir yaklaşımda bulunduğunu, bunu hakikat bulmadıklarını söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığınca proje okullarına öğretmen atama ve yönetici görevlendirme sonuçlarına değinen Buyruk, “Hem bu okullardaki eğitim kalitesini düşürmesi açısından hem de okullardaki böylesine siyasi kadrolaşmayı fütursuzca yapmanın imkanını açması bakımından son derece tehlikelidir.” dedi.
Sağlık alanında, vefat eden vatandaşları dahi “diyaliz oldu” diye SGK’ye fatura kesen bir “diyaliz çetesinin” ortaya çıktığını söz eden Buyruk, Sıhhat Bakanlığını, emniyet ve MASAK raporlarına karşın tezlerin temelsiz olduğunu söylediği gerekçesiyle eleştirdi.
Merkez Bankasının 700 milyar lira ziyan açıkladığını söyleyen Buyruk, bu zararın kur muhafazalı mevduattan kaynaklandığını ileri sürdü.
“Bu tip yorumlara itibar edilmemeli”
AK Parti Küme Başkanvekili Leyla Şahin Usta, son günlerde yaşanan don olayında eksi 17 dereceye varan sıcaklıklar kaydedildiğini söyledi.
Geçen yıl yalnızca 0,4 milyon dekar alan dondan ziyan görmüşken bu son olayda kestirimi 14 milyon dekar alanın etkilendiğini belirten Usta, bu alanlarda hasar tespitlerinin yapılacağını aktardı.
Bakanlığın, bilhassa son yaşanan don olayından evvel Zirai Don Erken İhtar Sistemi aracılığıyla üreticileri bilgilendirdiğini lisana getiren Usta, şöyle konuştu:
“Henüz hasar tespiti çalışmaları sürerken, ülkemizdeki bütün ziraî faaliyetin bundan olumsuz etkilendiği, besin arz güvenliğinin tehlikede olduğu ve ‘yurt dışına bağımlı olunacak’ biçiminde birtakım yorumlar yapılmıştır. Bu tip yorumlara da prestij edilmemesi gerektiğini bilhassa belirtmek isterim. Natürel eksi 17 dereceye kadar düşen sıcaklık sonucu oluşan don olayı, ülkemizin belirli bölgelerinde pek çok meyve çeşidinde, fındık, cevizi de maalesef etkilemiştir. Birinci tespitler ve saha müşahedeleri sonucunda kayısı, üzüm, elma, şeftali, nektarin, fındık, ceviz üzere eser kümelerinde farklı derecelerde hasarlar meydana gelmiştir. Hasarın boyutu ve tesiri ise hasar tespitine yönelik çalışmaların tamamlanması sonrasında net bir formda ortaya çıkacaktır.”
Antalya Diplomasi Forumu’nda 155 ülkeden ortalarında çok sayıda devlet başkanı ve bakanların bulunduğu 6 binin üzerinde konuğun ağırlandığını anımsatan Usta, Türkiye’nin, Forumun dış siyasetteki vizyonlarının bir tezahürü olmasının yanı sıra milletin global problemlere duyarlılıklarının da bir ilanı olduğunu tabir etti.
Proje okullarındaki atamaların ve tayinlerin “her vakit olan rutin işlemler” olduğunu, bunun yeni bir gündem üzere, siyasi yahut politik atamalar biçiminde gündeme getirildiğini belirten Usta, ana muhalefetin kendi içindeki karışıklıkları üniversite ve lise öğrencileri üzerinden kamuoyuna mal etme eforu yürüttüğünü söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ilgili okullarda vazife yapan öğretmenlerin hiçbirinin açığa alınmadığını açıkladığını anımsatan Usta, “Ülkenin eğitimi ile ilgili mevzuatına uygun yapılan işleri de kendi siyasi maksatlarına amaçlarına amel etmeleri hakikat değildir.” dedi.
“Normal doğumu savunacağız ve teşvik edeceğiz”
Normal doğum tartışmalarının yaşandığına işaret eden Usta, şöyle konuştu:
“Doğum dediğimizde olağan doğum anlaşılır. Sezaryen dediğimiz şey bir ameliyattır. Bu, dünyada geçerli tıbbi bir sıkıntıdır. Biz bunu Türkiye’de söyleyince, ne hikmetse işin doğrusunu söyleyince bayanlara karışmak, kimin ne yapacağına karışmak, talimat vermek üzere anlaşılıyor fakat tıbbi bir gerçeği ve doğruyu savunmak herkesin hakkıdır diye düşünüyorum. Olağan doğumu talep etmek herkesin hakkı ve olması gereken büsbütün tıbbi bir konudur. Bu mevzudan da farklı bir yorum çıkartmak çok abesle iştigaldir. Elbette ki olağan doğumu savunacağız ve teşvik edeceğiz. Bu, bayanın doğasıyla, kimyasıyla, fizyolojisiyle büsbütün kendisiyle barışık bir halde olması için en kıymetli doğum formudur. Bunu doğal ki savunacağız ve anlatacağız. Bütün bayanlarımızın da olağan doğumu deneyim etmesi için elimizden geleni yapacağız.”
Bir endikasyon olduğunda her türlü müdahalenin yapılacağını aktaran Usta, şöyle devam etti:
“Bu kadar bağnaz ve gerici bir zihniyetle yaklaşmamak gerekiyor. Biz tıbbi ve gerçek bir doğumla ilgili çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Burada muhakkak bir baskı yahut dayatma yok. Elbette ki bayanların ve tabiplerin kararlarıyla birlikte en doğrusu yapılacaktır ancak bu işin bir tarafında elbette ki erkekler var. Zira bu çocukların babaları da var. Babaları da erkekler oluyor. O yüzden erkeklerin de bu mevzuda eğitilmesi ve bilinçlenmesi gerekiyor.”
Leyla Şahin Usta, İklim Kanunu Teklifi’ne ait ise şunları söyledi:
“İklim kanunuyla ilgili bugün de komite kurulması, sonrasında oradan gelecek katkıların da kıymetlendirilmesi ve toplumda birtakım bahislerin yanlış anlaşılması üzerine daha çok tartışılması, konuşulması, hepimizin ortak görüşlerini, muhalefetin de iktidarın da ortak görüşleri çerçevesinde tekrar çalışılması üzerine karar verdik ve bu mevzuyu ileri bir tarihe bıraktığımızı söylemek istiyorum. Bu hakikat bir karar lakin iklim kanununun olması bir koşul.”
