İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanlığı vazifesinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve 99 kuşkulu hakkında “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel dataları hukuka karşıt ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” kabahatlerinden yürütülen yolsuzluk soruşturması sürüyor.
Soruşturma kapsamında şahit olarak sözüne başvurulan A.Ş, 2019 ile 2023 yılları ortasında Sev Reklamcılık Şirketi’nde müdür olarak çalıştığını, bu şirketin ortaklarının Alihan Aydın, Alper Aydın ve Ahmet Uruç olduğunu söyledi.
A.Ş, kelam konusu şirketin İBB’den ihale aldığını görmediğini, 2023’te ayrılıp kendi şirketini kurduğunu belirterek, “Ben ayrıldıktan sonra Büyükşehir Belediyesinden yahut iştiraki olan şirketlerden ihale almış olabilirler, bu bahiste bilgim yoktur. Bu açık hava reklam ihalelerini, genelde bilinen büyük firmalar olan Kapki ailesinin şirketi Advercity, İlbak ailesinin şirketleri, Subaşı ailesinin şirketleri, Urban Medya isimli şirket alırdı. Bu büyük şirketlerin haricinde zati ihale alan pek olmazdı. Bu büyük şirketler de aslında bu ihaleleri öbür şirketlere bırakmazlardı.” tabirlerini kullandı.
Tanıklardan O.C, 2019’da Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten hemen sonra Kültür AŞ’de kontratlı memur olarak vazifeye başladığını anlattı.
İşe başladığında Kültür AŞ Genel Müdürü ve aynı zamanda İrtibat Koordinatörü olan Serdal Taşkın’ın 2 yıl makam sürücülüğünü yaptığını anlatan O.C, şu anda Kültür AŞ’nin Türk Dünyası Kültür Mahallesi Müzesi’nde sorumlu olarak çalışmaya devam ettiğini söyledi.
BEYLİKDÜZÜ’NDEKİ TOPLANTILAR
O.C, Taşkın’ın sürücülüğünü yaptığı periyotlarda devamlı yanında olduğu için nereye gittiği, kimlerle konuştuğu ve nerelerde toplantı yaptığına dair birçok bilgisi bulunduğunu aktararak, “Serdal Taşkın’ın açık hava reklam işleriyle ilgili Ekrem İmamoğlu’nun takımında yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş ile haftada en az iki gün bir ortaya gelip Beylikdüzü Mado’da toplanırlardı. Mado’nun alt katında yer alan, halka kapalı olan bir odası vardı, burada toplanırlardı. Biz de Hüseyin Köksal’ın sürücüsü Servet isimli bireyle dışarıda beklerdik.” diye konuştu.
Konuşmalardan anladığına nazaran, bu toplantılarda açık hava reklamlarıyla ilgili iş, ihale ve gayrimeşru konuların gündeme getirildiğini söyleyen O.C, “Toplantı sonrası Murat Ongun ve Serdal Taşkın, ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı. Bazen bu çantaları Serdal Taşkın’ın Vakıfbank’ın Nişantaşı Şubesi’nde bulunan özel kasasına yatırdığını biliyorum. Bazen de şahsi paraları olarak belirttiği bir kısım paralarla, ailem dövizci ve kuyumcu olduğu ve Kapalıçarşı’da bir etrafım bulunduğundan ötürü kur pazarlığı yaparak döviz ve altın almalarında yardımcı oluyordum. Birebir vakitte bu Beylikdüzü Mado’da yapılan bâtın toplantıların haricinde şahsen Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı ve az evvel saydığım Murat Ongun, Serdal Taşkın, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahısların da iştirak ettiği, Hüseyin Köksal’ın Beylikdüzü’ndeki dokuma firmasında tekrar haftada iki gün toplantılar yapılmaktaydı. Tekrar bu toplantılarda da ellerinde çantalarla çıktıklarına ve yöntemsiz ihale ve yasa dışı işler hakkında konuştuklarına şahitlik ederim.” tabirlerini kullandı.
“PARA ÇANTALARINI OTOMOBİLDE GÖRDÜM” ARGÜMANI
O.C, sürücü olarak misyon yaptığı iki yıllık süreçte her gün bu adapsız süreçlerin konuşulduğunu, birçok yöntemsiz toplantı ve konuşmayla birlikte komite alındığına şahit olduğunu lisana getirerek, “Gördüğüm kadarıyla Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla Murat Ongun ve Serdal Taşkın’ın organizesinde üstte saydığım isimler aracılığıyla bu adapsız ihale ve komisyonculuk işleri yapılmaktadır. Bunların birçoğuna Taşkın’ın özel sürücüsü olduğum ve protokolde vazifem olduğundan şahit oldum. Tekrar bu haberlere de mevzu olan ve harici olarak Ekrem İmamoğlu’nun paralarını da Taşkın’a taşıttığından, bu çantaların otomobilde olduğunu gördüm. Üstte bahsettiğim kapalı toplantılar genelde 23.00 ile 01.00 ortası yapılırdı.” beyanında bulundu.
Tanık O.S ise Tanınan Medya şirketinin sahibi olduğunu, kardeşi E.S’nin de açık hava reklam dalında yetkilisi olduğu şirketlerle faaliyet gösterdiğini söz etti.
Kardeşiyle 2019 belediye seçimlerine kadar bir arada çalıştıklarını söyleyen O.S, “O periyot Ankara’da oturduğumdan kardeşim de bizim İstanbul temsilcimizdi. Belediye seçimlerinden sonra 2020 yılında belediyeden metro ve dijital pano işi almıştı. Bu iş için yüzde 70’i borç olmak üzere büyük yatırım yapmıştı. Daha sonra bu işi kardeşimin yetkilisi olduğu Panofeet Reklam AŞ şirketinden alarak, belediye şirketi olan İstanbul Reklam AŞ üzerinde 15 gün tuttuktan sonra İlbak Holding bünyesine 3 yıllığına verdiler. Mukavele sonunda ise tekrar İlbak Holding ile mukaveleyi yenilediler.” diye konuştu.
”İMAMOĞLU LİDER OLUNCA MÜSAADE ALMA SÜRECİ DEĞİŞTİ”
O.S, kardeşine, bu haksızlığa karşı gelmesi istikametinde ikazlarda bulunduğunu lisana getirerek, şöyle devam etti:
“Gerekirse belediyeye karşı yasal yollara başvurma, dava açma dahil tüm hakları kullanması istikametinde telkinde bulunmama karşın kardeşim bu yollara başvurmadı. Tabiri caizse belediyeden çekindi ve boyun eğdi. Bu olaydan sonra kardeşim ile tüm ticari faaliyetlerimizi ayırdık. Benim de şirketim ismine belediyeden kimi reklam müsaade taleplerim olmuştu. Bunların hiçbiri kabul olmadı. Müsaade talep ettiğim bu yerler, özel bireylere ilişkin reklam alanlarıdır. 2019 belediye seçimlerinden evvel müsaade alma sürecini Belediye Kentsel Tasarım Müdürlüğü yönetirdi. Gerekli vergileri yatırdıktan sonra müsaade almada rastgele bir sorun yaşanmazdı ancak Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten sonra bu süreç değişti. Müsaade alma süreçleri zorlaştı ve bizim üzere şirketlerden müsaade karşılığı birtakım paralar talep edildi.”
Çağlayan D-100 kara yolu üzerindeki bir reklam alanı için şahsen müracaatta bulunduğunu belirten O.S, “Buraya hiç reklam konulamaz gerekçesiyle bana müsaade vermediler. Bir yıl sonra tıpkı yer için diğer birine müsaade verildi. Bu yazışmaların da dokümanları bulunmaktadır. Bir hafta içerisinde savcılığınıza sunacağım. Tekrar özel bireylere ve belediyeye ilişkin reklam mecraları ecrimisil bedeli alınmak suretiyle yandaş şirketlere kiralama yapılmaktadır. Ecrimisil alınarak kiralama yasal yere oturtulmaya çalışılmaktadır. Yeniden Yenibosna E-5 üzerinde bulunan MÜSİAD Genel Merkezi inşaatında kullandığımız ve TRT’nin reklamı yapılan reklam alanına müsaade verilmemiştir. Münasebet olarak ise daha evvel Taksim Tepebaşı’nda bulunan İSPARK alanını TRT’nin kendi kullanımına almasını gösterdiler. Natürel bunu kelamlı olarak söylediler. Yani belediye yasa, yönetmelik dinlemeden kendi başında nazaran keyfi uygulamalar yapmaktadır.” sözlerini kullandı.
İBB’DEN REKLAM MÜSAADESİ ALIMINDA “GAYRİRESMİ ÜCRET” ARGÜMANI
Soruşturma kapsamında şahit olarak tabir veren İ.Y, reklam alanlarını firmalara kiraya vererek faaliyetlerde bulunduğunu söyledi.
İBB’nin idaresi değişince reklam mecralarıyla ilgili müsaadelerin Kültür AŞ üzerinden verilmeye başlandığını kaydeden İ.Y, “Bu daha evvelki idare devrinde İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğü uhdesindeydi ve ilgili yönetmeliğe nazaran bu reklam müsaadesi için rastgele bir bedel talep edilmemekteydi. Lakin son gelen idare periyodunda birinci başlarda Kültür AŞ üzerinden ve şu an prestijiyle da Medya AŞ üzerinden Reklam İdare Müdürlüğünün bağlı olduğu Emlak İstimlak Daire Başkanlığı ile koordineli müsaade süreçleri yürütülmektedir.” dedi.
İ.Y, sözünde, “2019 sonrasında bu müsaadeler için şirketlerden gayriresmi fiyat talep edilmektedir. Ama bunu yönetmeliğe uygun hale getirmek için şirketlerle tasarım bedeli, grafik bedeli ve gibisi ismi altında farazi mukaveleler imzalayarak ve bizim üzere şirketlere fatura kesmek suretiyle bu bedelleri bizden tahsil etmişlerdir. Tıpkı vakitte bu müsaadeyle alakalı tahsil edilen fiyatın yanı sıra tekrar bizim üzere şirketlerden ecrimisil tahsil etmek suretiyle bu iş ve süreçleri yasal yere oturtmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla bu işleri şu an Emlak İstimlak Daire Başkanı olan Kaan Sürmegöz (şüpheli) ve Reklam İdare Müdürü, ismini Adem olarak bildiğim kişi birlikte yürütmektedirler.” beyanında bulundu.
Reklam için başvurduklarında müsaadelerin yaklaşık 1 yıl sonra, gecikmeli olarak verildiğini tez eden İ.Y, “Biz bu müsaadeler verilmeden reklam astığımızda ise tarafımıza zabıtayla baskı yapılarak, sökülmesi tarafında icbarda bulunulmaktadır. Bunun gayesi da aslında bizim üstte bahsetmiş olduğum ünitelere başvurarak müsaade fiyatı ödemeye zorlanmamızdır. Bu bahsettiğim süreçler son 2-3 yıldır ağır bir formda devam etmektedir. Şu an prestijiyle Boğaz ön görünüm bölgelerinde bulunan, başta kıyı şeridi olmak üzere İstanbul genelinde kıymetli ve büyük caddelerde reklam mecralarının ortasındaki uzaklık gözetilmeksizin kaçak yani yönetmeliğe ters birçok reklam uygulaması mevcuttur. Bu uygulamalar Büyükşehir Belediyesinin ihaleleri ile şahıs ve şirketlere verilmektedir.” sözlerini kullandı.
İ.Y. ayrıyeten yeniden şartnameye karşıt birçok uygulamanın mevcut olduğunu öne sürerek, “Örneğin şartnamenin konusu 1000 reklam panosu kiralamasına ait olmasına karşın uygulamada 1500-2 binlere çıkaran ve bu halde uygulayan birçok firma mevcuttur. Ana arterlerle ilgili reklam uygulamaları Büyükşehir Belediyesine aitken, orta arterlerle ilgili reklam uygulamaları ilçe belediyelerine aittir. Ana arter ile orta arterin birleştiği köşelere olağanda Büyükşehir Belediyesinin uhdesinde kalmasına karşın ana arterden 30 metre içeride olması gözetilmeksizin ilçe belediyelerce adapsız reklam ihaleleri yapılmaktadır. İlçe belediyeler de bu ihaleleri kendi iştiraki olan şirketler üzerinden yapmaktadır.” diye konuştu.
“ALDIKLARI HAKSIZ PARALARA RESMİYET KAZANDIRDILAR”
Tanık O.T. ise tabirinde, firmasının reklam mecrası kiralama üzerine çalıştığını söyledi.
Firma olarak 2013’ten bu yana İBB ve iştiraki şirketlerin ihalelerine katıldıklarını, bu halde iş yaptıklarını belirten O.T, “Belediyeye de reklam vergisi öderdik. Kazandığımız ihalelerle ilgili izinleriyse İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğünden alırdık. Lakin 2019 belediye seçimlerinden sonra, yani Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra bu müsaadeler ve ihaleler büsbütün Kültür AŞ’ye devredildi. Kentsel Tasarım Müdürlüğünden daha evvel aldığımız müsaadeler de birebir formda Büyükşehir Belediyesi şirketleri olan Kültür AŞ, Reklam AŞ ve Medya AŞ’ye devredildi.” dedi.
O.T, 2019’daki belediye seçimlerinden sonra Anadolu Yakası’ndaki direklerin reklam kiralama ihalesini, hatırladığı kadarıyla 8 milyon lira bedele elektrik dağıtım şirketinden aldıklarını lisana getirerek, şöyle devam etti:
“Kültür AŞ Başkanı Serdal Taşkın (şüpheli) bununla ilgili 8 milyon lira da kendilerine istedi. Vermememiz halinde görsel uygunluk müsaadesini alamayacağımızı belirtti. Biz kesin olarak 4 milyon liraya görsel uygunluk müsaadesini almak için anlaştık ve Kültür AŞ’ye müracaatımızı yaptık. Kültür AŞ, bu gayriresmi bedel için firmamıza tasarım bedeli, aparat kiralama bedeli ve gibisi farazi açıklamalı fatura kesip gönderdi. Bu halde aldıkları haksız paralara resmiyet kazandırdılar. Bizi bu parayı ödemeye mecbur ettiler.
Bu olaydan sonraki süreçlerde de almış olduğumuz birtakım ihalelerle ilgili müsaadelerde Murat Ongun’un (şüpheli) şahsen kendi firmamızdan birtakım talepleri oldu. Samandıra’da bulunan, amcamın yerinin altından geçen metro sınırı inşaatı işi için amcamın hafriyat müsaadesi vermesi gerektiğinden ve buna mecbur kalındığından bizim aldığımız ihalelerle ilgili birtakım müsaadeler Ongun vasıtasıyla verilmişti.”
2019’daki seçimlerden evvel müsaade almakta rastgele zorluk çekmediklerini söyleyen O.T, zira bu müsaadelerin Kentsel Tasarım Müdürlüğünce rahat bir formda verildiğini ve rastgele fiyat talep edilmediğini söyledi.
O.T, sözünü şu biçimde sürdürdü:
“Ama Ekrem İmamoğlu periyodunda bu müsaadeler para karşılığı verilmeye başlandı. Daima kendi adamlarına bu işleri vermek için bana da 2019 sonrası işlerimde zorluk çıkardılar. Ben de sahibi olduğum lakin resmiyette babamın üzerine olan D** R** AŞ’yi 2022’de M** P** isimli şirkete devrettim. Şu an öbür bir alanda ticaret yapmaktayım. 2019 yılı sonrası bu yöntemsiz iş ve süreçler, gayriresmi para talepleri, Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla Murat Ongun ve Serdal Taşkın organizesiyle gerçekleşmektedir. Bu anlattığım kendi firmamızla ilgili olan kısım. Bu, yolsuzluğun çok küçük bir modülüdür. Duyduğumuz ve bildiğimiz kadarıyla çok daha büyük meblağlarla yolsuzluk yapılmaktadır.”
İBB’YE YÖNELİK YOLSUZLUK SORUŞTURMASINDA İŞ İNSANINDAN KİPTAŞ’IN DAİRELERİNİN CHP’Lİ DELEGELERE DAĞITILDIĞI SAVI
Soruşturma kapsamında sözü alınan H.H.Ş, 2019 yılında “1907 Ajans” isimli firması olduğunu, BELBİM’in toplu taşıma kartlarının taraftar kartlarına dönüştürülmesi için başlattığı projeyi Servet Yıldırım aracılığıyla şüpheliler Murat Ongun ve Tuncay Yılmaz’ın kendisine verdiğini söyledi.
Yazılı protokol yapmadığını, proje kapsamında çalışmalar ve yatırımlar yapılırken BELBİM Genel Müdürlüğü tarafından projenin gerekçesiz iptal edildiğini, masrafların kendisine ödenmediğini savunan H.H.Ş, şöyle devam etti:
“Servet Yıldırım’ı ben yaklaşık 4 yıldır tanıyorum. Kendisi Hüseyin Köksal’ın özel sürücüsüdür. Bu müddet zarfında Servet, İBB Kültür AŞ’den çanta çanta para alıp İmamoğlu şirketinin genel müdürü Tuncay’a götürdüğünü, paraları Serdal Taşkın’dan aldığını anlatırdı. Serdal’ın kendi uhdesine de para geçirip, Nişantaşı’ndaki Halkbank’ta kiraladığı kasaya külçe altın olarak sakladığını, Ercan Saatçi (şarkıcı) ve ağabeyi Zafer Saatçi’nin birer villa aldığını tespit ettikleri, Serdal Taşkın’ın sürücüsünün üzerinde 10 milyon para geçirdiğini anlatmıştı.”
Tanık H.H.Ş, Hüseyin Köksal’ın Ekrem İmamoğlu’nun kasası olduğunu, Servet Yıldırım’ın Köksal’ın yaptığı her işi bildiğini, para sayma imajlarının ortaya çıkmasından sonra da palavra söz verdiklerini öne sürdü.
Yıldırım’ın itirafçı olmak istediğini söylediğini sav eden şahit iş insanı, “CHP’nin Genel Kurultayı’nda 1 milyar 200 milyon lirayı Berber Yaşar’ın döviz ofisinde dövize çevirip delegelere verdiklerini, KİPTAŞ’ın 70 dairesini delegelere dağıttıklarını, hatta bir delegenin de bir yıl boyunca Amerika’ya gidiş dönüş uçak biletlerini karşıladıklarını anlattı. Emrah Bağdatlı, Murat Ongun’un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı olunca Murat Ongun’un başında olduğu Medya AŞ’den işler kendisine verildi. ‘Advertcity’ isimli reklam firması İmamoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra kuruldu. Görünüşte Murat Kapki ve Ahmet Köksal sahibidir lakin asıl sahipleri Ekrem İmamoğlu, Hüseyin Köksal ve Murat Kapki’dir.” savında bulundu.
H.H.Ş, şirketin Eski Genel Müdürü Ahu Gülbay’ın şirketin yapısını ve yapılanları öğrenince işten çıkarıldığını, şirketin belediyeden yüksek fiyatlarda ihale aldığını lakin asıl işinin geçersiz faturalar düzenleyerek gayriresmi parayı şirkete soktuğunu Servet Yıldırım’ın anlattığını ileri sürdü.
Hüseyin Köksal’a ilişkin “Karsal Örme” ve “Advertcity” isimli firmalar ismine düzenlenen faturalarla kayıtsız paraları sisteme soktuklarını öğrendiğini öne süren H.H.Ş, “Para sayma manzaraları yayınlanınca Servet (Yıldırım) bu paraların Kültür AŞ’den aldığı paralar olduğunu, itirafçı olacağını söyledi fakat tabirinde bunları inkar etti. Hala Hüseyin Köksal’ın yanında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum lakin bu yapının birçok kirli işine kendisi vakıftır.” diye konuştu.
“İHALE ETTİĞİMİZ YERİN ETRAFINDAKİ YERLERİ DE İHALESİZ DAHİL ETTİLER”
2009-2016 yıllarında Beylikdüzü Belediye Lider Yardımcılığı misyonunda bulunan M.Z.Ç. ise imar ve birçok üniteden sorumlu olduğunu anlattı.
M.Z.Ç, İmamoğlu’nun 2014 yılında belediye başkanı seçildiğinde kendisiyle çalışmak istediğini lakin çalıştığı 2 yıllık süreçte yöntemsiz süreçlerine şahit olduğu ve tasvip etmediği için misyonundan kendi isteğiyle ayrıldığını savundu.
Beylikdüzü Belediyesine ilişkin imarlı yerin hasılat paylaşımı için ihale yapıldığını öne süren M.Z.Ç, şunları söz etti:
“Ben ihale lideriydim. Kapalı zarf adabı ihale yaptık. İhaleye Metin Gül, Ali Gül ve Muzaffer Beyaz ile birlikte toplamda 6 firma girdi. Muzaffer Beyaz, Gül ailesiyle akrabadır. Bu şahıslar Ekrem İmamoğlu’nun ortağıdır. Vira projesinin ihalesini ben, meblağı 200 milyon üzerine çıkarmak için açık artırma adabına geçirdim. İhalenin bu meblağa çıkmasını sağladım. İhaleyi Gül İnşaat aldı. Satış yapıldıktan sonra 200 milyon düşülünce 35’i belediyeye verilecekti. Ben ayrıldıktan sonra proje bitti. Ben tapu kayıtlarını incelemek istedim. Bilhassa 1 aylık müddette tapu devranı yapıldı mı, bunun parası tahsil edildi mi ve bu paranın yüzde 35’i verildi mi? Bunlara bakacaktım fakat bakmama müsaade vermediler. Ayrıyeten bu proje yapılırken ihale ettiğimiz yerin etrafındaki yerleri de ihalesiz dahil ettiler. Terk yapılması gereken yerin ihdasını, ihdas yapılması gereken yerin terkini verdiler. Bu proje yapılırken alınan encümen kararları incelendiğinde hukuka karşıtlıklar görülecektir.”
Tanık M.Z.Ç, İmamoğlu’nun belediye başkanı olduktan sonra Mehmet Murat Çalık’ı “teknik koordinatör” olarak görevlendirdiğini belirtti.
Eskiden kalfalık yapan Adem Soytekin ile Fatih Keleş’in Ekrem İmamoğlu’nun kasası olduğunu sav eden M.Z.Ç, “Belediyenin ihalelerinden yüzde 10 kurul peşin alınır ve bu paraları Fatih Keleş toplardı. Paraların nereye gittiğini bilmiyorum. Turan Taşkın Özer CHP milletvekilidir. O devir Ekrem İmamoğlu’nun özel kalemiydi. Mehmet Murat Çalık, Fatih Keleş, Adem Soytekin ile birlikte hareket ederler. Ali Ceylan ve Hakan Saçık’ı da tanırım. Hakan Saçık, Gül İnşaat firmasında mimardı. Son vakitlerde çok büyük projeler yapmaya başladılar.” dedi.
TANIK AVUKATTAN 5 MİLYON DOLAR RÜŞVET TEZİ
Soruşturmada şahit olarak sözü alınan M.A.İ, Capacity AVM’nin uzun müddettir avukatlığını yaptığını, buraya ilişkin otoparkın ruhsatlandırılması sürecine vakıf olduğunu anlattı.
Belediyeden gelen talepleri müvekkilleri kabul etmeyince otoparkın mühürlendiğini belirten M.A.İ, “Eski tarihli bir mührü kullandıklarını fark edince tespit yaptırdık. Mahallî seçimler yapıldıktan sonra binayla ilgili tüm evrakı inceledik. İmar affından yararlanıp, harçların ödendiğini, imara alışılmamış bir durum olmadığını tespit ettik. Bu mevzuda alanında uzman olan mimar Sefer Kocabaş’tan evraklarımızın incelenmesini istedik. O da gerekli incelemeleri yaptıktan sonra binanın mevzuata uygun olduğunu tespit etti, Sefer Bey’le birlikte Ali İstek Bey’le (Akyüz) görüşmeye gittik. Bize belediyenin güç durumda olduğunu, paraya gereksinimi olduğunu, işlerin devamı için kendilerine takviye verilmesi gerektiğini söylediler. Biz de lakin hukuka uygun talepler konusunda yardımcı olabileceğimizi kendisine söyledik. Hukuka karşıt talepleri kabul etmeyeceğimizi söyleyip belediyeden ayrıldık.” dedi.
Yaklaşık 10 gün geçtikten sonra Ali İstek Akyüz tarafından belediyeye davet edildiklerini, Sefer Kocabaş’la belediyeye gittiklerinde kendisini İBB iştiraklerinin yönetim kurulu lideri olduğunu söyleyen Ertan Yıldız’ın orada olduğunu kaydeden şahit avukat, aynı talebin tekrarlanması üzerine şirket ve ortaklarının hukuk dışı talepleri kabul etmeyeceklerini aktardığını söyledi.
Bundan birkaç gün sonra telefonla Maslak’taki bir daireye çağırıldığını anlatan M.A.İ, “Belirttiği gün ve saat 14:30’da oraya gittik. Süleyman Atik’ten öbür kimse yoktu. Bize ‘resmi sıfatının olmadığını, belediyelerdeki imar işlerini belediyeler ismine takip ettiğini, net olarak 5 milyon dolar talep edildiğini, taksitlendirme konusunda yardımcı olacağını’ söyledi. Kendisine bunun tarafımızca kabul edilemeyeceğini, hukuka alışılmamış olduğunu belirttim. Bu görüşmeyi de müvekkilime anlatacağım lakin şirket ismine teklifinizi reddediyorum dedim.” tabirlerine yer verdi.
M.A.İ, bu talebi hukuka ters olduğu için kabul etmediklerini yineleyerek, şöyle devam etti:
“Yarım saat süren görüşmenin akabinde oradan ayrıldık. Ortadan 7-8 gün geçtikten sonra Süleyman Atik tekrar arayıp ‘Görüşmemiz lazım.’ dedi. Sefer Bey’le birlikte gittik. Bize ‘Bu sizin için imkan, bu imkandan yararlanın. Bu bahiste çok kararlılar. Hatta binada sarsıntı tehlikesi bulunduğuna dair rapor alıp binada ticari faaliyetin de durması riski olduğunu hatırlatmamı istediler.’ dedi. Buna emsal öbür bir olay da Torun Center da oldu. Onlara da büyük kasvet çektirdiler. Yeniden tıpkı karşılığı kendisine verdik. Yasa dışı bir durumumuz olmadığını belirttik. Görüşmeyi de müvekkillerimizle paylaştık. Bir müddet sonra tekrar aradı, ofisimizin yerini sordu. Nişantaşı’nda olduğunu söyledim. ‘Size gelmek istiyorum.’ dedi. Ofise geldiğinde Serdar Bey de ofisteydi. Kendisiyle ben görüştüm. Bana ‘Size son talih, ne diyorsunuz?’ dedi. Ben de tutumumuzda değişen bir şey yok, kabul etmiyoruz dedim. Sonraki süreçte kendisiyle görüşmemiz olmadı. Alışveriş merkezi hakkında yıkım kararı verip para cezası kestiler. Hukuksal süreci takip ediyoruz. Yıkım kararıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildi. Para cezası ile ilgili şimdi karar verilmedi.”
“SEÇİMİ (ÖZGÜR) ÖZEL KAZANSIN DİYE DELEGELERE PARA DAĞITTILAR”
Tanık E.Ç. ise evvelden CHP Muş Vilayet Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığını, 2020 yılında partiden resmi olarak ayrıldığını fakat partiyle bağının daima devam ettiğini belirtti.
Son periyotta CHP’nin ve Ekrem İmamoğlu’nun usulsüzlükleriyle ilgili kamuoyunda haberler ve paylaşımlar yapılınca bildiklerini ve gördüklerini anlatmaya karar verdiğini kaydeden E.Ç. CHP Kurultayı devrinde kendisinin de Ankara’da bulunduğunu anlattı.
Tanık E.Ç, Marriot Otel’de CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Özgür Karabat’la birlikte olduğunu tez ederek, “Yanlarında delegelere vermek üzere getirdikleri çantalar dolusu para vardı. Seçimi (Özgür) Özel kazansın diye delegelere para dağıttılar. Ben buna şahsen şahit oldum. Bölgede kelam sahibi olduğum için delegeler üzerinde tesirim olacağından ben de yanlarında bulunuyordum. Kurultayda ayrıyeten kimi delegelere siyasi rüşvetler de verildi. Örneğin CHP Bursa Vilayet Liderinin oğlu Ozan Yeşiltaş İBB Kültür AŞ’de işe alındı. Tekrar kamuoyunda CHP’de para sayma kuleleri ismiyle bir görüntü yayınlanmıştı. Bu görüntüyle ilgili ben de paylaşım yaptım. Görüntüde yer alan şahıslardan Fatih Keleş’i bilirim. Kendisi İmamoğlu’nun kasalarından biridir. İnşaat işlerinden alınacak kurulları, yeniden belediyeden alacağını alamayan bireylerden alacaklarını tahsil niyetiyle toplanan komiteleri alan kişidir. Murat Ongun, İmamoğlu’nun en yakınındaki bireylerden biridir. Toplumsal medya ve medyadaki operasyonları Ongun düzenler. Toplumsal medya takımını yönetir. Belediyeden alacağını alamayan şahıslar Ongun’a ulaşır. O da kurul karşılığında alacakları tahsil eder.” diye konuştu.
KİPTAŞ’ın başında olduğunu belirttiği Ali Kurt’un, KİPTAŞ’ın ihalelerinden aldığı kurulun bir kısmını kendisine ayırdığını, geri kalanını da Fatih Keleş’e verdiğini, bunların Ekrem İmamoğlu’nun başkanlık seçiminde kullanılmak ve parti içerisinde gücü ele geçirmek niyetiyle toplandığını kaydeden E.Ç, milletvekili olan Turan Taşkın Özer’in İmamoğlu’nun en büyük kasalarından biri olduğunu, Özgür Karabat’ın ise geçmişte belediye başkanı adaylığı döneminde oturduğu konut ve maddi şartları belirliyken milletvekili olduktan sonra inanılmaz derecede zenginleştiğini öne sürdü.
“ÇALIK, İMAMOĞLU’NUN BEYLİKDÜZÜ’NDEKİ SİSTEMİNİ DENETİM EDEN KİŞİDİR”
E.Ç, İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz’ın komisyon ve rüşvetleri toplayan bireylerden biri olduğunu öne sürdü.
Adem Soytekin’in de İmamoğlu’nun kasalarından biri olduğunu savunan şahit, “KİPTAŞ’tan ihaleler kendisine verilir. Bu paralar aslında İmamoğlu’na sarfiyat. Hasan Akgün Büyükçekmece Belediye Başkanı’dır. Yüze yakın villası olduğunu duymuştum. Bilhassa o bölgede imar işlerinden aldığı rüşvetlerle zenginleştiği konuşulmaktadır. Mehmet Murat Çalık, İmamoğlu’nun Beylikdüzü’ne emanet ettiği kişidir. İmamoğlu’nun asıl takımının tamamına yakını Beylikdüzü takımıdır. Buraya da en güvendiği kişiyi lider yaptırmıştır, İmamoğlu’nun Beylikdüzü’ndeki sistemini denetim eden kişidir.” tabirlerini kullandı.
Beylikdüzü Belediye Meclis Üyesi Müslüm Akülker’in yakın vakte kadar sıradan esnafken Ekrem İmamoğlu devrinde çok zenginleştiğini, İmamoğlu ve ailesiyle yakın alakaları olduğunu, belediyenin kimi işlerinin de kendilerine verildiğini anlatan E.Ç. Murat Ongun, Turan Taşkın Özer, Özgür Karabat, Gökhan Zeybek, Baki Aydöner ve Cem Aydın’ın İmamoğlu’yla birlikte zenginleştiğini tez etti.
Tanık E.Ç, Halis Kahriman’ın Ekrem İmamoğlu’nun kasalarından bir olduğunu öne sürerek, şunları kaydetti:
“Esenyurt bölgesinde faaliyet gösterir. İmamoğlu’na Fransa’da kahvaltı da vermişti. Ben toplumsal medyada da paylaşımlar yaptığım için tarafıma birçok bilgi de iletilmektedir. Lakin bahsettiğim husus ve daha ayrıntılı bilgileri CHP delegesi olan Veysi Uyanık’tan öğrenebilirsiniz. Kendisi uzun yıllardır CHP’nin içerisindedir. Bilhassa kurultay periyodunda delegelere para verilmesi, delegelere alışveriş kartı dağıtılması sürecini uygun bilmektedir. Bu dağıtılan kart ve paralar rüşvet olarak toplanan paralardır. Bunu vilayet binası alım sürecinde de kamuoyu gördü. Bağış kılıfı uydurdular. Benim bilgim, görgüm bundan ibarettir.”
KÜLTÜR AŞ’NİN ESKİ AVUKATINDAN “USULSÜZ İHALE VE İŞLEM” SAVI
Tanık S.N. tabirinde, ihaleleri organize eden asıl kişinin kuşkulu Murat Ongun olduğunu argüman ederek, “Murat Ongun ihalelerin kime verileceğini belirledikten sonra Serdal Taşkın (Kültür AŞ’nin o devir genel müdürü) ve Kaan Sürmegöz ihaleleri organize ederlerdi. O zamanki genel müdür yardımcısı Doğan Hamit Doğruer ise yan teklif verecek firmaları belirler ve bu firmalarla irtibata geçerek teklif bedellerinin ne olacağını bu firma yetkililerine bildirirdi.” dedi.
Bu ihaleleri genelde Hüseyin Koksal, Murat Kapki, Eyüp Subaşı ve Murat İlbak’ın sahibi yahut yetkilisi olduğu şirketlerin aldığını söyleyen S.N, “Büyük ekran dijital reklam panosu işinin Subaşı’lara ilişkin Panofect şirketinden alınıp Murat Ongun’un sahibi olduğu bilinen Reklam İstanbul şirketine devredildiğini, oradan da İlbak’lara kullandırıldığını bilmekteyim.” diye konuştu.
S.N, Subaşı’lara, bu işi İlbak’lara devretmeleri karşılığında metrodaki reklam alanlarına dair 2025 yılında bitecek kontratın 2028’e uzatılarak verildiğini sav etti.
Bu devirdeki pazarlıkları şahsen Kaan Sürmegöz ve Doğan Hamit Doğruer’in yaptığını ileri süren S.N, bir defasında şartnamede olmamasına karşın Kültür AŞ’ye otomobil verilmesi konusunda yapılan pazarlığa kendisinin de şahit olduğunu, Serdal Taşkın’ın makam aracını da Urban Medya isimli şirketten aldığını ileri sürdü.
Tanık S.N, “Bu ihalelerden sonra ihaleyi alan firmaların şartnameye alışılmamış halde reklam mecralarını çoğaltarak daha fazla gelir sağladıklarını ve bu değişiklikleri de Kültür AŞ’nin ilgili ünitesine bildirmediklerine dair bilgim vardır. Ayrıyeten bu reklam ihalelerinde belediyeye ayrılan yüzde 10’luk bir hisse vardır. Bu hisse olağanda yasal olarak ihale konusu yapılamaz, belediyenin kendi duyurularıyla alakalı olarak kullanılır lakin bu yüzde 10’luk kısım da üstte bahsettiğim şahıslara ilişkin şirketlere ihale konusu yapılmaksızın kullandırılmıştır.” tabirini kullandı.
Söz konusu yasa dışı süreçlerden sonra bahsedilen şahıslara ilişkin firmalar tarafından tahsil edilen paranın belediye yetkilileriyle paylaşıldığını şahsen görmediğini anlatan S.N, “Ama bu husus hakkında belediye yetkilileriyle yüzde 50 üzere bir oranla paylaşım yapıldığı konuşulmaktadır. Ayrıyeten bir periyot belediye yetkililerinin bu paraları altına çevirip koruma ettiğine dair de duyumlarım vardır.” biçiminde beyanda bulundu.
İfadesinde, Kültür AŞ’de misyon yaptığı bilhassa 2019 seçimlerinden sonraki periyotta, reklam alanlarına ait 6 büyük ihale yapıldığını anlatan S.N, bu ihalelerin mülkiye müfettişi soruşturmasına da husus olduğunu aktararak, ihalelerde yapıldığını sav ettiği usulsüzlükleri anlattı.
S.N, İBB mülkiyeti ve tasarrufundaki alanlarda 2000 raket tipi reklam uygulaması ile 400 megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl müddetle işletmeye verilmesi işi ihalesinin 3 modüle ayrılarak Panoffect Medya AŞ, BVA Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri AŞ ile Urban Media AŞ’ye verildiğini belirtti.
Firmaların direkt Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun’dan geldiğini ileri sürerek, bu nedenle ihalelerde rastgele bir yeterlilik koşulu aranmadığını savunan S.N, şöyle devam etti:
“Bahsettiğim ana ihalelerin kaç kesime ayrılacağı ve bu üç firmanın hangisinin hangi ihaleye davet edileceği genel müdür Serdal Taşkın ve genel müdür yardımcısı Doğan Hamit Doğruer tarafından ihale süreçlerini yapmak üzere tarafıma bildirilmiştir. Davet edilecek firmalara halihazırda çalışmakta olduğumuz firmalardan da birkaç firma eklenmesi talimatı yeniden bu şahıslarca tarafıma bildirilmiş ve sonuç de belirlenen firmalar, firma davet yazıları hazırlanarak Serdal Taşkın’ın onayına sunulmuştur. Yapılan ihaleler, kimin hangi teklifi vereceğinin evvelce muhakkak olduğu ihalelerdir. Hangi firmanın hangi ihaleyi alacağı Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun tarafından belirlenir ve bu doğrultuda teklif bedelleri de Serdal Taşkın tarafından belirlenir.”
Özellikle bu 3 firmanın Ekrem İmamoğlu tarafından onaylı firmalar olduğunu bildiğini savunan şahit S.N, “Bu ihale süreçlerinde bir kezinde firmalarla ihale sayısı üzerinde pazarlık yapıldığına şahsen şahit oldum. Husus çözülemeyince de Serdal Taşkın, ‘Konuyu Liderle görüşmem lazım’ deyip ivedilikle çıkıp Saraçhane’ye gitti, bir mühlet sonra da pazarlık konusu sorunu çözüldü.” diye konuştu.
S.N, firmalarla başka bir pazarlık konusunun ise verilen ihaleler kapsamında firmalardan yakıt ve tüm masrafları kendilerine ilişkin olmak üzere araç temin edilmesi olduğunu öne sürdü.
Normalde ana şartnamede olmamasına karşın alt şartnamelere araç kaidesi konularak firmalara zorla kabul ettirildiğini ileri süren S.N, “Bu araçlar da reklam alanlarının takip ve denetimi için değil makam aracı olarak kullanılmıştır. Hatta araçlardan biri Urban Media AŞ’den son model ful donanımlı Passat olarak temin edilmiş ve uzun müddet makam aracı olarak kullanılmıştır. Firmalar bu araç maliyetlerini de ihale bedelinden düşmüşlerdir. Bu konu da Murat Ongun’un onayı ile yapılmıştır. Bu durum Sayıştay raporlarına yansımış ve Sayıştay tarafından bulgu olarak tespit edilmiştir.” dedi.
S.N, İBB’den alt firma BVA Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş’ye verilen öteki bir ihalenin de İBB idaresi ve tasarrufu altında bulunan 100 üst geçitteki reklam alanlarının 3 yıl müddetle işletmeye verilmesi işi olduğunu söyledi.
Bu ihalede de birebir yordam ve yolların uygulandığını ileri süren S.N, bilhassa bu üst geçitlerde teknik şartnamede yazılı ölçüler dışında daha büyük reklam panoları yapıldığını, Kültür AŞ’nin ilgili teknik ünitesi tarafından bu duruma itiraz edilse de ana ihale kapsamında sorumlu olan Reklam Müdürlüğünün bu bahiste harekete geçmeyerek mevzuyu kapattığını argüman etti.
S.N, İBB tasarrufu altında bulunan açık ve kapalı otopark alanlarındaki 267 raket tipi, 74 Megalight tipi, 375 billboard tipi reklam uygulamasının 10 yıl mühletle işletmeye verilmesi işinin de tekrar birebir yordamlarla ikiye bölünerek, araç koşulu eklenip BVA Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri AŞ ile Urban Media AŞ’ye verildiğini ileri sürdü.
Led ekran ihalesinin de İBB tarafından yapılan büyük ihalenin içine sonradan dahil edildiğini belirten S.N, “Çünkü bu ekranlar daha ihale yapılmadan, müsaadesiz ve tüzel altyapısı şimdi mevcut olmadan Panoffect Medya AŞ’ye kurdurulmaya başlanmıştır. Bu devasa led reklam panolarının birçoğu İstanbul’un türlü noktalarına kurulmuştur. Heyetimi evvelce Panoffect Medya AŞ’ye yaptırıldığı için ihalesi de mecburen bu firmaya verilmiştir.” dedi.
S.N. tabirinde, bu ihale mukavelesinin Panoffect Medya AŞ’den bir dayatma sonucu Murat Ongun’a ilişkin olduğu tez edilen Reklam İstanbul AŞ’ye, 15 Aralık 2021 tarihinde, 3 Ocak 2022’den itibaren geçerli sayılmak üzere devredildiğini ileri sürdü.
S.N, usulsüzlüğüne şahit olduğu bir öbür ihalenin ise İBB’den alınan billboard ihalesi olduğunu söyledi.
Kültür AŞ’nin, 2021 yılı ortalarında İBB’den yaklaşık 400 milyon lira bedelle devraldığı 3 bin adet billboard ve 85 adet megalight reklam ünitesinin 10 yıl müddetle işletilmesi işinin, 21 Aralık 2021’de 420 milyon lira bedelle Kent Vizyon isimli firmaya verildiğini söyleyen S.N, bu firmanın da İlbak Holding’e ilişkin olduğunu kaydetti.
S.N, reklam ünitelerinin kurulacağı lokasyon listesinin ihalenin en değerli dokümanı olduğunu tabir ederek, “Alt ihalede de birebir lokasyon listesinin kullanılması yasal zorunluluktur. Zira reklam ünitelerinin kurulacağı noktaya nazaran işletmeci firmanın geliri artmakta ya da azalmaktadır. Mesela Küçükçekmece’de kurulan üniteyle Beşiktaş’ta kurulan ünitenin firma tarafından reklam ajanslarına satış fiyatı tıpkı değildir. Lakin Küçükçekmece’de gözüken pano gerçekte Beşiktaş’tadır.” dedi.
Tanık S.N, öteki bir usulsüzlüğün de billboard ve giantboard farkı üzerinden yapıldığını ileri sürerek, şunları kaydetti:
“Giantboard, billboardın 4 katı büyüklüktedir ve yarar olarak billboarda nazaran en az 6 kat fazla gelir getirmekledir. Fakat maalesef İBB ve Kültür AŞ’nin yaptığı ihalede billboard olarak yer alan pano alanda giantboard olarak kullanılmaktadır. Bildiğim kadarıyla bu büyük usulsüzlük ve yolsuzluk mülkiye müfettişi tarafından da açıkça tespit edilmiştir. Buradaki usulsüzlük de Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun’un bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir.”
